Hürriyet

12 Mart 2013 Salı

Çocuk Pornosu, Porno Paylaşımı ve Müstehcenlik Kavramı Hakkında Ayrıntılı İnceleme


GENEL AÇIKLAMA

İnternetin kullanıcı sayısının dünyada ve ülkemizde oldukça yaygınlaşması ve gündelik hayatımızın vazgeçilmez bir öğesi olmasının sonucunda suç kavramlarında da çeşitli değişikler yapılmak zorundadır. Özellikle kişisel bilgilerin tamamen deşifre edilebildiği sosyal medya siteleri ve video paylaşım sitelerinde yapılan paylaşımların, izlenen içeriklerin, paylaşılan gönderilerin hukuki değerlendirmelerinde ve uygulamada verilen cezalarda hala net bir durum ortaya çıkmamıştır. Kanunların ihtiyaçlar doğrultusunda zamanla yapıldığı göz önüne alınırsa bu konularda hukuki düzenlemelerinde getirilmesi kaçınılmaz olacaktır. 
Bu yazımızda internet kullanıcıları tarafından yüksek oranda ziyaret alan Porno (adult) sitelerinin ziyaret edilmesi sonucunda neler olabileceği, muhtemel tehlikeler, çocuk pornosu, porno paylaşımının hukuki sonuçları ve müstehcenlik kavramları üzerinde duracağız. 
Bu kavramların hukuksal boyutlarına ayrıntılı olarak değinmeden önce kavramları kısaca açıklamak gerekmektedir. 
TCK kapsamında 18 yaşını doldurmamış kişiler çocuk statüsünde sayılmaktadır. Bu sebeple 18 yaşından küçük kişilere ait çocuk pornosu sayılabilecek videoların bilgisayarda bulundurulması suç unsuru teşkil edecektir. Bir videonun çocuk pornosu sayılması için çocuğun herhangi bir cinsel içerikli faaliyette gösterilmesi veya çocuğun vücudunun cinsel tahrik amacıyla teşhir edilmesi yeterlidir.  Fakat ceza kapsamına sadece videolar girmemekte dergi, fotoğraf, çizgi film, slayt gösterileri gibi görsellik içeren materyallerde ceza kapsamının içerisinde bulunmaktadır.
Herhangi bir hukuka aykırı hareket olması bile çocuk pornosu izleyen kişilerin toplumda ciddi bir tehlike olarak görülmesinin ve cezalandırılmasının ana sebebi yapılan kontrollerde bu tür kişilerin yüksek bir oranının Pedofili hastası olmasıdır. Burada hukukun önleyiciliği kavramı devreye girmektedir. Yüksek hassasiyet gösterilmesi gereken çocuklar açısından cinsel taciz veya tecavüz suçunun oluşması beklenmemekte bu tür eylemleri yapma eğilimi gösteren veya bunu yapacağına dair ciddi emareler olan kişilerde bu kapsamda hukuken cezalandırılmaktadır. 
Müstehcenlik Kavramı TCK’da tanımlanmamıştır. Türk Dil Kurumu tarafından “müstehcen” kelimesi açık-saçık, edebe aykırı ve yakışıksız olarak tanımlanmıştır. 

Ülkemizde çocuk pornografisinin bulundurulmasının dahi tamamen yasaklanması 2002 senesine dayanmaktadır. 2002 senesinde ülkemiz çocuk pornosunu yasaklayan “Cinsel Suistimale ve Cinsel İstismata Karşı Çocuklarına Korunmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni imzalamıştır. Sözleşmenin imzalanmasının hemen ardından 4755 sayılı “Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile ilgili İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun” çıkartılmıştır. Ayrıca Ceza Kanunumuzda çocuklara karşı yapılmış cinsel eylemlerin İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar başlığı altını ele alınması konuya ne kadar önem verildiğinin göstergesidir.
Türk Ceza Kanunu 103 maddesinde Çocukların Cinsel İstismarı tanımlanmış ve maddede çocuk pornosundan bahsedilmemiştir. Fakat TCK 226 sayılı Müstehcenlik başlık maddesinin 3 bendinde çocuk pornosuna ilişkin ayrıntılı bir hüküm konulmuştur. Buna göre “Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş  yıldan  on  yıla  kadar  hapis  ve  beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” madde kapsamına bakıldığında çocuk pornosunun bulundurulması dahi suç sayılmıştır.  Aynı maddenin devamında ise suçların basın yayın yoluyla işlenmesi halinde cezanın artacağı bildirilmiştir. Bu madde de geçen “elektronik kitle iletişim aracı” ibaresi de internet sitelerinin de basın yayın organı olarak görüldüğünü ispatlar niteliktedir.

PORNO İZLEME ve PORNO PAYLAŞIMI
Öncelikle belirtmek gerekir ki Türk Ceza Hukuku sisteminin pornoya bakış açısı oldukça serttir. Kanunlarımızda her ne kadar porno izlemek suç teşkil etmese de porno izlenmesine aracılık etmek suç teşkil edecektir.
Türk Ceza Kanunu 226 maddesinin 2.Fıkrasında “Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” denmektedir. Buna göre porno izlemek suç sayılmasa da bunu yayınlamak veya yaymak suç sayılacaktır. Kanun maddesinde çok dikkat edilmeyen ve henüz üzerine çok gidilmemiş bir ayrıntı bulunmaktadır. Kanun maddesinde Müstehcen “yazı veya sözleri” ibaresi ile ceza kapsamı oldukça geniş tutulmuştur. Erotik hikayeler yayınlayan birçok sitenin yayınları bu kapsamda değerlendirilecektir. Müstehcen yazı paylaşımı Twitter, Facebook, Digg gibi ortamlarda yayınlansa bile bunu yayınlayan kişiye bu madde kapsamında ceza davası açılabilecektir. Kanun kapsamının bu kadar geniş tutulması anlamsız olmakla birlikte uygulamada bu yönde cezalandırmalar henüz olmamıştır. Fakat şikâyet olduğu takdirde müstehcen yazı paylaşımı da bu madde kapsamında değerlendirilecek ve kişiye 6 ay ile 3 yıl arasında bir hapis cezası verilecektir.
Porno izlemenin suç sayılmadığını belirtmiştik. Fakat bazı sitelerde Teen, Teenage, Lolita gibi geçen başlıklarda porno paylaşımı yapılmaktadır. Bu pornoların izlenmesi kanun anlamında suç teşkil edebilir. Zira bu tür sitelerde her ne kadar +18 gibi ibareler olsa da içerikteki görüntü eğer TCK’ya göre çocuk sayılan birine aitse çocuk pornosu izlenmiş ve suç işlenmiş olacaktır. Özellikle Xhamster gibi sitelerin dünyada izlenirliği düşünülürse bu oldukça yüksek bir ihtimal olarak ortaya çıkmaktadır.
Porno paylaşımı ise yaş ayrımı yapılmaksızın suçtur. Çocuk pornosu kadar ağır cezası olmasa da porno paylaşımı yapılması veya porno içerik barındıran görüntünün dijital yollarla dağıtılması suç teşkil edecektir. Bu içeriklerin bilgisayarda bulunması her hangi bir suç oluşturmaz. Fakat porno içeriğinin paylaşımı tespit edildiği takdirde TCK 226 kapsamında suç oluşacaktır.
Bu suçlarla mücadele etmek üzere Emniyet Genel Müdürlüğü, Bilgi İşlem Daire Başkanlığına bağlı olarak İnternet ve Bilişim Suçları Şube Müdürlüğü görev yapmaktadır.
Porno izleme ve bulundurmanın suç teşkil ettiği iki alan bulunmaktadır. Birincisi yukarıda ayrıntısı ile anlattığımız çocuk pornolarıdır. İkincisi ise hayvanların kullanıldığı pornolardır. Hayvanların bu tür cinsel içerikli materyallerde kullanılması durumunda bunu izleyen yada bunu bulunduran kişi de suça iştirak etmiş olacaktır.  
MÜSTEHCENLİK
Bu kavramın TCK da tanımlanmadığını söylemiştik. “Müstehcenlik” kelimesi hukuk camiasında, vatandaşların edep ve haya duygularını zedeleyen, cinsel arzuların tahrik ve istismar edilmesi ile toplumun genel ahlak kurallarına aykırılık teşkil eden davranışlar anlatılmaktadır.
Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi yasanın Müstehcenlik konusunda ayrıntılı bir açıklama yapmaması burada bahsedilen kavramın çok geniş yorumlanabileceği anlamına gelmektedir. Ceza hukukunun ana mantığı olan suçta ve ceza da kanunilik ilkesi gereğince kişi yaptığı eylemin suç olup olmadığını bilmek zorundadır. Oysa müstehcenlik kavramı o kadar geniş yorumlanabilir ki bu anlamda sanal medyada yazılan sinkaflı cümleler bile bu kapsamda değerlendirilebilir.
Türk Ceza Kanunu yapılırken cezalandırılmak istenen konu aslın pornografidir. Fakat kanun metninden dolayı “Müstehcenlik” kavramının içinin doldurulması yargıya kalmıştır. Normal olarak müstehcenlik sebebiyle yapılan eylemin (pornografi içermediği sürece) suç teşkil etmemesi lazımdır. 
Müstehcenlik kavramının kanunda yer bulmasının gerekçesi genel ahlakın korunmasıdır. Ahlaksızlık cezalandırılabilir mi? Ahlak kavramı kişiye göre değişir mi? Ahlak Göreceli bir kavram mı? gibi tartışmalar hukuken yapılsa da kanun da yer bulmuş bu madde nedeniyle mahkemeler tarafından cezalar verilmektedir.

10 Mart 2013 Pazar

Tüketici Hakem Heyetlerine Başvuru Kılavuzu


13-bin-tuketici-basvurusu-oldu-789654n

Her il ve ilçedeki Valilik ve Kaymakamlık bünyelerinde bulunan tüketici hakem heyetlerine nasıl ve hangi şartlarda başvurabileceğinizi biliyormusunuz?

TÜKETİCİ SORUNLARI HAKEM HEYETLERİNİN ÇALIŞMALARINDAKİ USUL ve BAŞVURU  ESASLARI 

Satın almış olduğunuz herhangi bir ürün veya satın almış olduğunuz yada size sunulan hizmetin ayıplı olduğunu tespit ettiğiniz anda ilk olarak ürünü veya hizmeti almış olduğunuz sağlayıcı ile görüşerek sorunu çözmeyi denemeniz uygun olacaktır. Fakat size ürünü veya hizmeti sağlayan satıcı sorunu çözemiyor yada çözmek istemiyor ise kısacası tüketici hukukunun kendisine yüklemiş olduğu yükümlülüğünü yerine getirmiyorsa, ürün veya hizmeti aldığınız firmanın yetkilileri ile görüşerek tüketici kanununun ayıplı maldan kaynaklı olarak alıcıya verdiği hakları yani haklarınızı hatırlamanızda fayda olacaktır. Tüketici Kanununun tüketiciye ayıplı maldan dolayı verdiği haklar ise Malın İadesi ve Ödenen ücretin tarafınıza teslime, Malın Yenisi ile Değiştirilmesi, Maldaki ayıp bedelinin tespit edilerek malın değerinden düşülmesi yada malın tamir edilmesidir. Bu haklardan herhangi birisi TÜKETİCİ TARAFINDAN seçilerek kullanılacaktır. Bu hakları bildiğinizi firma yetkililerine iletmeniz sorunun çözümünde işe yarayacaktır. 
Bütün yolları deneyip bir çözüm bulamamanız halinde ise Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine başvuru yapabilirsiniz. Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri İllerde Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü bünyesinde, İlçelerde ise Kaymakamlık binası içerisindedir. Başvurularınızı şikayetinizi ayrıntılı bir biçimde açıklayan bir dilekçe ile bizzat veya e-posta yoluyla yapabilirsiniz. Unutmamanız gereken durum ise şikayet dilekçeniz ekinde şikayet ettiğiniz konuya dair elinizdeki tüm belgeleri de göndermeniz gerekir. Bu belgeler genellikle fatura, garanti belgesi, satış sözleşmesi, satış fişi, para ödeme makbuzudur. Konuya ait elinizde farklı bir belgede mevcut olabilir. O belgeleri de göndermenizde fayda vardır. Dilekçenizin içeriğinde satın aldığınız ürünün veya hizmetin ne olduğunu ve özelliklerini, ürünün tarafınıza ne zaman teslim edildiğini veya hizmetse hizmetin tarafınıza ne zaman ve nerede verildiğini, şikayet konusu ödediğiniz ürünün bedelini ve sizin ne kadar ödeme yaptığınızı, tarafınıza satılan ürün veya sunulan hizmette ayıbın ne olduğunu, konuyla ilgili satıcıya yaptığınız başvuruları ve satıcının size verdiği olumsuz cevapları, seçimlik haklarınızda hangisini kullanmak istediğinizi ayrıntılı bir biçimde anlatın. Hakem heyeti 3 ay içerisinde bir karar vermek zorundadır. Bu karar kararın verildiği tarihten itibaren 5 gün içerisinde tarafınıza bildirilir. Unutmayın ki hakem heyetlerine yapacağınız bütün başvurular tamamen ücretsizdir. Bu sebeple bu tür bir hakkınız ihlal edildiğinde muhakkak hakem heyetlerinde haklarınızı arayın. 
Satın almış olduğunuz ayıplı mal veya hizmetin değeri 1 Ocak 2011’dan itibaren 1.031,87 TL’nin altında ise (Parasal Sınır Her Yıl DİE’nin ÜFE’de meydana gelen yıllık artış oranında artırılır.) sorunun çözümü için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmanız zorunludur. Zorunlu durumlarda yaptığınız dilekçe ile başvurularda hakem heyetinin verdiği karar bağlayıcıdır.Hakem heyetinin verdiği lehinize karara rağmen ürünü veya hizmeti satın aldığınız satıcı bu karara uymaz icra yoluyla karara uymasını sağlayabilirsiniz. Fakat genel itibariyle firmalar bu tür kararlara uymaktadır.  Hakem heyetinin kararı aleyhinize çıkması durumunda da Tüketici Mahkemesine dava açarak da hakkınızı arayabilirsiniz. Şikayet konusu olan hizmetin değeri 1.03,87 TL’nin üstünde ve 2.693,78 TL.’nin altında ise Hakem Heyetlerine başvurulabileceği gibi, Tüketici Mahkemelerine de başvurulabilir. Fakat bu durumda hakem heyetince verilecek kararlar kesin değil delil niteliğindedir. Satıcı firma buna uymayabilir. Tüketici Mahkemesine açacağınız davada hakem heyeti kararını delil olarak kullanabilirsiniz. Unutmayın ki hakem heyetlerine yapacağınız başvuru ile haklarınızın tarafınıza iade edilebileceği gibi size ayıplı mal vererek sizi zarara uğratan firmalarda zarara uğrayacak ve zarara uğrama ihtimallerine binaen sizden sonraki müşterilerine ayıplı mal hususunda daha özenli davranacaktır. Bu sebeple hem kendi yasal haklarınızı kullanmak hemde sizden sonraki tüketicilerin zarara uğramaması için hakkınızı ihlal eden firmalara karşı bu yola muhakkak başvurunuz.